ISSN 1305-5550 | e-ISSN 2548-0669
Göğüs-Kalp-Damar Anestezi ve Yoğun Bakım Derneği Dergisi - GKD Anest Yoğ Bak Dern Derg: 18 (3)
Cilt: 18  Sayı: 3 - 2012
DENEYSEL ÇALIŞMA
1. 
Kalp Cerrahisinde Kan Transfüzyonu İçin Belirleyici Olabilecek Preoperatif Değişkenler
Preoperative Variables Predictive For Blood Transfusion in Cardiac Surgery
Öznur Mart Bakır, Zeliha Özer, Gülçin Eskandari, Nehir Sucu, Davud Yapıcı, Kürşat Aköz
doi: 10.5222/GKDAD.2012.057  Sayfalar 57 - 62 (1683 kere görüntülendi)
AMAÇ: Preoperatif dönemde transfüzyon stratejilerini optimize etmek ve gerekli önlemleri alabilmek için kanama riski yüksek olan hastaların belirlenmesi önemlidir. Bu çalışmada transfüzyon gereksinimlerini etkileyebilecek immünolojik ve non-immünolojik belirleyicilerin araştırılması amaçlanmıştır.
YÖNTEMLER: Çalışmaya 33 hasta dahil edildi. Preoperatif dönemde tüm hastalar immünolojik (TNF-α, IL-10), non-immünolojik hasta bağımlı (yaş, cinsiyet, ejeksiyon fraksiyonu (EF), Hct, Hb, kreatinin ve INR düzeyleri) ve non-immünolojik cerrahi bağımlı (kardiyopulmoner bypass sırasındaki Hb ve ısı düzeyi, kardiyopulmoner bypass süresi) değişkenler açısından değerlendirildi. Operasyon sırasında Hb değeri 7-8 gr/dl, Hct ≥ 25 olacak şekilde kan transfüzyonu yapıldı ve <2 ve ≥2 ünite eritrosit süspansiyonu verilen hastalar belirlendi.
BULGULAR: Operasyon sırasında 29 hastaya <2, 4 hastaya ≥2 ünite eritrosit süspansiyonu verildi. İmmünolojik değişkenlerin kan transfüzyon miktarları ile korelasyon göstermediği saptandı. Perioperatif kan transfüzyon miktarı ≥2 ünite olan hastaların preoperatif Hb ve Hct değerleri ve ejeksiyon fraksiyonları daha düşük, kardiyopulmoner bypass süreleri daha uzundu ancak istatistiksel olarak anlamlı değildi.
SONUÇ: Çalışmamızın sonuçları TNF-α ve IL-10 düzeylerinin perioperatif kan transfüzyon gereksinimi için belirleyici olmadığını göstermiştir. Non–immünolojik faktörler ve transfüzyon miktarları arasında da istatistiksel korelasyon saptanamamıştır. Bu grup belirleyiciler için hasta sayısının arttırılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.

2. 
Donör Hepatektomilerde Torasik Epidural ve Torasik Paravertebral Hasta Kontrollü Analjezinin Karşılaştırılması
Comparison of Thoracic Epidural vs Paravertebral Patient Controlled Analgesia After Donor Hepatectomy
Elif Koç, Hüseyin İlksen Toprak, Sibel Aslan, Ülkü Özgül, Canan Kızılyel, Mehmet Özcan Ersoy
doi: 10.5222/GKDAD.2012.063  Sayfalar 63 - 67 (1305 kere görüntülendi)
AMAÇ: Bu çalışmada, karaciğer nakli vericilerinde torakal epidural ve paravertebral bloğun postoperatif ağrı kontrolündeki etkinliklerinin karşılaştırılması amaçlandı.
YÖNTEMLER: Karaciğer vericisi olmayı ve ağrı kontrolü için paravertebral veya epidural kateter yerleştirilmesini kabul eden, 18-60 yaş arası, ASA I-II, 50 hasta dahil edildi. Olgular kapalı zarf yöntemi ile T6-8 düzeyinden paravertebral blok uygulanan olgular (grup 1) ve epidural blok uygulanan olgular (grup 2) olarak iki gruba randomize edildi. Olgular operasyondan sonraki 24 saat boyunca, VAS, vital bulgular, sedasyon skorları, hasta memnuniyet düzeyleri, kümülatif tüketilen lokal anestezik miktarı, ek analjezik ihtiyacı ve yan etkiler açısından karşılaştırıldı.
BULGULAR: Kümülatif tüketilen lokal anestezik miktarı 2. ve 4. saatte grup 2’ye göre grup 1’de daha fazla idi (p<0.05). Grup 1’de grup 2’ye göre ek analjezik kullanımı fazla olmasına karşın anlamlı değildi. Her iki grup arasında hasta memnuniyeti açısından anlamlı fark tespit edilmedi. Her iki grupta birer hastada görülen bulantı-kusma haricinde hiçbir komplikasyona rastlanmadı.
SONUÇ: Donör hepatektomi olgularında postoperatif ağrı kontrolünde paravertebral blok epidural bloğa iyi bir alternatif olabilir.

OLGU SUNUMU
3. 
KORONER ARTER BYPASS GREFTLEME SONRASI GELİŞEN İSKEMİK KOLİT VE KOLON PERFORASYONU (Olgu Sunumu)
ISCHEMIC COLITIS AND COLON PERFORATION DEVELOPED AFTER CORONARY ARTERY BYPASS GRAFTING (Case Report)
Nedim Çekmen, Özcan Erdemli, Hacer Serdaroğlu, Didem Oğuz
doi: 10.5222/GKDAD.2012.068  Sayfalar 68 - 72 (2365 kere görüntülendi)
Kalp cerrahisi sonrasında gastrointestinal sistem (GİS) komplikasyonu görülme sıklığı nadir olup görüldüğü zaman yüksek mortalite ile ilişkilidir. Bu komplikasyonlar içinde en mortal seyredeni ise iskemik kolittir. Gastrointestinal komplikasyonların çoğunda esas nedenin splanknik hipoperfüzyon olduğu bilinmektedir. Olgumuz 55 yaşında koroner arter bypass greftleme (KABG) sonrası batında distansiyon, ağrı ve gaz-gaita çıkışı olmaması, inatçı metabolik asidoz, laktat yüksekliği ve lökositoz olması üzerine yapılan tetkiklerden sonra iskemik kolit ve buna bağlı kolon perforasyonu tanısı konuldu. Hastamıza cerrahi tedavi, koruyucu akciğer ventilasyonu, destekleyici ve nutrisyonel tedavisi uygulandı. Hasta postoperatif 29. gününde septik şok ve multipl organ yetmezliğinden kaybedildi. Kalp cerrahisi geçirmiş batında distansiyon, ağrı, gaz-gaita çıkışı olmayan ve inatçı metabolik asidoz olan hastada ayrıntılı incelemeler yapılmalı ve GİS komplikasyonları mutlaka akla getirilmelidir. Bizde koroner bypass sonrası gelişen ve mortal seyreden bir iskemik kolit ve kolon perforasyonu olgusunu literatür eşliğinde sunmayı amaçladık.

4. 
Kanser ağrısı için kullanılan transdermal fentanile bağlı atriyoventriküler tam blok
Complete atrioventricular block associated with transdermal fentanyl treatment for cancer pain
Derya Tok, Aslı Demir, Elif Hande Özcan, Fatih Mehmet Uçar, Kumral Çağlı, Ümit Karadeniz
doi: 10.5222/GKDAD.2012.073  Sayfalar 73 - 75 (4180 kere görüntülendi)
Son dönem kanser hastalarında ağrı sağaltımı yaşam kalitesi açısından büyük önem taşır. Bir rezervuardan sabit hızda fentanil salınımını sağlayan transdermal fentanil yamaları kanser ağrıların giderilmesinde kullanılan etkin ve pratik bir tedavi yöntemidir. Bu makalede, 78 yaşındaki son dönem akciğer kanseri olan erkek hastada fentanil yama tedavisine bağlı geliştiği düşünülen atriyoventriküler tam blok olgusu sunulmuştur

5. 
Pulmoner Arter Kateterizasyonunun Nadir Görülen Bir Komplikasyonu: Kateterin Süperior Vena Kavadaki Venöz Kanül İçine İlerlemesi
A Rare Complication Of The Pulmonary Arterial Catheterization: Migration Of The Catheter Into Venous Canula Within Superior Vena Cava
Murat Aksun, Senem Girgin, Ufuk Yetkin, Tayfun Göktoğan, Ali Gürbüz, Nagihan Karahan
doi: 10.5222/GKDAD.2012.076  Sayfalar 76 - 78 (1629 kere görüntülendi)
Bu olgu sunumunda mitral ve triküspit kapak yetmezliği nedeniyle açık kalp cerrahisi uygulanan hastada, pulmoner arter kateterinin istem dışı süperiyor vena kavada yer alan venöz kanül içine ilerlemesi ve durumun fark edilmesinin ardından sorunsuz olarak çıkarılmasının anlatıldığı, literatürde komplikasyonlar ve malpozisyonlar arasında böyle bir bildirimin daha önce yapılmadığı bir olgu sunulmaktadır. Pulmoner arter kateterizasyonu sırasında, komplikasyonlar ve bunların çözümüne yönelik yeterli bilgi sahip olmak, morbidite ve mortalitelerin engellenmesi açısından son derece önemlidir.

LookUs & Online Makale