DERLEME | |
1. | Sıvı Tedavisi ve Yönetimi (II) Monitorizasyon ve Sıvı Yanıtlılığının Öngörülmesi Fluid Therapy and Management (II) Monitoring and Prediction of Fluid Responsiveness Zeynep Zühal Aykaç, Mustafa Kemal Arslantaşdoi: 10.5222/GKDAD.2018.001 Sayfalar 1 - 10 (9053 kere görüntülendi) İntravasküler volümün korunması ve hemodinamik optimizasyonun sağlanması postoperatif morbidite ve mortalite üzerine önemli rol oynar. Sıvı tedavisinin yönetiminde yeterli ve güvenli doku oksijenasyonunu sağlayacak kan akımının garanti edilmesi ve kalp debisinin metabolik ihtiyaçların karşılanmasında yeterli olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Kritik hastalarda intravasküler volüm durumunu doğru bir şekilde değerlendirmeli ve sıvı yüklemesini takiben gelişecek hemodinamik cevabı (yani hastanın sıvı yüklemeyle atım hacmini veya kalp debisini artırıp arttırmayacağını) öngörebilmeliyiz. Günümüzde, bazı hemodinamik monitörler, atım hacmini sürekli olarak hesaplayarak atım hacmi değişimi (SVV) ve nabız basıncı değişimi (PPV) gibi dinamik parametreler sağlayabilmektedir. Hastalara optimum sıvıyı vermek ve fazla sıvının yol açtığı olası olumsuzluklardan kaçınmak için, sıvı yanıtını tahmin eden uygun hemodinamik monitorizasyon yapılmalı ve akılcı bir sıvı stratejisi uygulanarak sıvı tedavisi hasta için kişiselleştirilmelidir. |
ARAŞTIRMA | |
2. | Endotrakeal entübasyonda Airtraq ve Macintosh laringoskop kullanımının hemodinami üzerine yanıtlarının karşılaştırılması Comparison of the hemodynamic effects of the endotracheal intubation with Airtraq and Macintosh laryngoscopes. Murat Acarel, Hilmi Ömer Ayanoğludoi: 10.5222/GKDAD.2018.011 Sayfalar 11 - 15 (1077 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Çalışmanın amacı Airtraq ve Macintosh laringoskop ile yapılan endotrakeal entübasyonda hemodinamik yanıtların karşılaştırılmasıdır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Etik Komite onayı alındıktan sonra, ASA I grubunda, 18-65 yaş arası, havayolu anatomisi Mallampati I-II olan, elektif cerrahi geçirecek 60 hasta çalışmaya alındı. Randomize olarak iki gruba ayrılan (n=30) hastaların kalp hızı, noninvaziv sistolik, diyastolik ve ortalama arter basıncı, tidal sonu karbondioksit basıncı ve periferik oksijen satürasyonu monitörizas edildi. Grup M hastalar Macintosh, grup A Airtraq laringoskop ile entübe edildi. Hastaların anestezi indüksiyondan önce ve sonra, havayolu sağlama girişiminden sonra 5 dk süresince hemodinamik veriler kaydedildi ve istatistiksel olarak değerlendirildi. BULGULAR: Her iki grup arasında preoperatif, 0.dk, 1.dk, 2.dk, 3.dk, 4.dk, ve 5.dk sistolik, diyastolik ve ortalama arter basınçları ile kalp hızları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Ancak iki grupta da sistolik, diyastolik ve ortalama arter basınçları ile kalp hızları 1.dakikada belirgin arttı. (p<0,05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Genel anestezi altında endotrakeal entübasyon uygulamasında Airtraq laringoskobun kolaylık ve hemodinamik yanıt açısından, Macintosh laringoskop ile eşit koşullar sağladığı kanısına varıldı. |
3. | Nonkardiyak cerrahi geçirecek kardiyovasküler hastaliği olan hastalarin preoperatif değerlendirilmesi Preoperative evaluation of patients with cardiovascular disease for noncardiac surgery Meltem Güner Can, Özgen Ilgaz Koçyiğit, Mehmet Bilhan Hayırlıoğlu, Muharrem Koçyiğit, Zeynep Kayhandoi: 10.5222/GKDAD.2018.016 Sayfalar 16 - 22 (1309 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Nonkardiyak cerrahi geçirecek kardiyak problemli hastaların preoperatif değerlendirmesi oldukça kritiktir. Çalışmamızın amacı; Amerikan Anestezistler Derneği (ASA) sınıflaması, Goldman skorlama sistemi ve kardiyoloji konsültasyonu ile belirlenen kardiyak risk ile perioperative mortalite ve morbidite arasındaki ilişkinin araştırılmasıdır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Nonkardiyak cerrahi geçirecek, kardiyoloji konsültasyonu istenen 500 hasta prospektif olarak çalışmaya alındı. Hastaların ASA sınıfları, Goldman skorları, kardiyak riskleri, komorbiditeleri, operasyon tipleri, preoperative kardiyak semptomları ile perioperative mortalite ve morbidite arasındaki ilişki değerlendirildi. BULGULAR: Morbidite gelişen grupta ortalama yaş (69.3 ± 10.6) morbidite gelişmeyen gruba göre (64.0 ± 12.1) anlamlı olarak yüksekti (p < 0.001). Çalışmamızda perioperative mortalite gözlenmezken, 500 hastanın 354 (%70,8) ünde kardiyovasküler komplikasyon gelişti. Operasyon tipi açısından iki grup arasında anlamlı farklılık gözlenirken (p = 0.001), preoperatif hipertansiyon varlığı morbidite gelişen grupta daha sıktı (p = 0.007). İki grubun preoperatif ASA sınıfları (p = 0.016), Goldman skorları (p < 0.001) ve kardiyoloji konsültasyon riskleri (p = 0.039) anlamlı olarak farklıydı. Yapılan lojistik regresyon analizinde yalnızca yaş, hipertansiyon ve operasyon tipinin perioperative morbidite için risk faktörü olabileceği gösterildi. TARTIŞMA ve SONUÇ: ASA sınıflaması, Goldman kardiyak risk indeksi ve kardiyolog tarafından belirlenen kardiyak risk; hastaların perioperatif yönetimini etkileyebilir. Ayrıca risk indeksleri ile algoritimlerin kullanımının; konsültasyon ihtiyacını azaltarak gereksiz laboratuar ve görüntüleme tetkiki istemini dolayısıyla cerrahinin gereksiz ertelenme ve iptalini önleyebileceğini düşünüyoruz. |
4. | Koroner Arter Baypas Cerrahisinden Sonra Postoperatif Analjezide Parasetamol, Diklofenak sodyum ve Tramadol Verilmesi Administration of Paracetamol, Diclofenac Sodium, And Tramadol in Postoperative Analgesia After Coronary Artery Bypass Surgery Yaşar Arslan, Türkan Kudsioğlu, Nihan Yapıcı, Zuhal Aykaçdoi: 10.5222/GKDAD.2018.023 Sayfalar 23 - 28 (2445 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada koroner arter baypas (KABG) ameliyatı geçiren hastalara postoperatif süreçte parasetamol, diklofenak sodyum ve tramadol uygulamasının postoperatif ağrı üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. YÖNTEM ve GEREÇLER: Etik komite ve bilgilendirilmiş onamları alınan KABG uygulanacak normal böbrek ve karaciğer fonksiyonlarına sahip ve ejeksiyon fraksiyonu % 40 üzerinde olan 200 hasta çalışmaya alındı. Hastalar rastgele dört gruba ayrıldı; grup I (n=50) parasetamol IV, grup II (n=50) diklofenak sodyum IM, group III (n=50) IV tramadol alan hastalar, ve grup IV (n=50) plasebo. Grup IV de ki hastalar sadece 2 µg/kg/saat fentanil aldı. Hemodinamik ve biyokimyasal parametreler kaydedildi. Postoperatif ağrı vizüel analog skala (VAS) ile değerlendirildi. BULGULAR: Plesoba grubunda ekstübasyon zamanı daha uzun, PaCO2 seviyeleri ve ortalama kan basıncı diğer gruplara göre daha yüksekti. Diğer analjezi grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamızda IV parasetamol'ün analjezik etkisinin diklofenak ve tramadol'e benzer olduğu görüldü. |
5. | Yoğun Bakım Ünitesinde Santral Venöz Kateter Deneyimlerimiz: Retrospektif Değerlendirme Our experiences in central venous catheterization in intensive care unit: Retrospective Evaluation Mehmet Salim Akdemir, Ebru Tarıkçı Kılıç, Haluk Kılıç, Seher Altıneldoi: 10.5222/GKDAD.2018.029 Sayfalar 29 - 34 (2165 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda yineleyen intravenöz (IV) yollara ulaşımın zorluğu çok sık karşılaşılan bir sorundur. Santral venöz kateterizasyon (SVK) bu yüzden sık kullanılan bir yöntemdir. Çalışmamızın amacı, hastanemizin yoğun bakım ünitesinde gerçekleştirilen juguler ve subklavyen santral venöz kateter yerleştirme işlemlerimizdeki başarı oranı ve komplikasyon sıklığını retrospektif olarak değerlendirmektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmamızda Ocak 2010 – Mart 2013 tarihleri arasında kliniğimizde santral venöz kateter uygulanan 211 hastanın demografik verileri, primer tanıları, girişim sayısı, komplikasyon sıklığı kaydedildi. Hastalar giriş venlerine göre sağ internal juguler ven (Grup J) ve sağ subklavyen ven (Grup S) olarak değerlendirildi. BULGULAR: Hastaların 72’si (%34.1) kadın 139’u (%65.9) erkekti. Hastaların yaş aralıkları 28-96, yaş ortalaması ise 70,89±11,32 yıldır. Olguların %55,9’una (n=118) Juguler kateter, %44,1’ine (n=93) Subklavyen kateter uygulanmıştır. Komplikasyon %13,7’sinde (n=29) saptanmıştır. Bu olguların %31,0 (n=9) enfeksiyon, %24,2’sinde (n=7) pnömotorax ve %44,8’inde (n=13) hematom gözlenmiştir. TARTIŞMA ve SONUÇ: SVK oldukça sık başvurulan ve ciddi komplikasyon riski olan girişimsel bir işlemdir. SVK takılması sonrasında olguların yakın takibinin komplikasyonların sıklığını azaltıp erken tanınmasına yol açacağı düşüncesindeyiz. |
OLGU SUNUMU | |
6. | Ekstrakorporalmembranoksijenizasyonu (ECMO) takılan hastada bacak iskemisi: Olgu sunumu Patient's leg ischemia with extracorporealmembranoxygenesis (ECMO): Case report Mine Altınkaya Çavuş, Hayriye Cankar Dal, İbrahim Mungan, Dilek Kazancı, Sema Turandoi: 10.5222/GKDAD.2018.035 Sayfalar 35 - 39 (3638 kere görüntülendi) Ekstrakorporal membran oksijenizasyonu (ECMO) hayatı tehdit eden kalp ve akciğer yetmezliği durumlarında, bu organların görevini üstlenen bir makinedir. ECMO tedavisi sırasında birçok komplikasyon görülebilir. Bizim sunacağımız olguda da periferik katatere bağlı gelişen bacak iskemisi ve yönetimi tartışılacaktır. |
7. | Safen ven greftinin katlanması nedeniyle ST elevasyonu ST elevation due to folding of safen vein graft Ayşe Lafçı, Derya Gökçınar, Serdar Günaydındoi: 10.5222/GKDAD.2017.040 Sayfalar 40 - 43 (1398 kere görüntülendi) Koroner arter baypas greft cerrahisinde safen ven greft olarak kullanılmaktadır. Greftin distal ve proksimal anastomozlar arasında uygun boy ve eğimde olması gerekir. Böylece yeterli kan akımı sağlanarak miyokard iyi beslenir. Koroner arter baypas ameliyatı sonrasında uzun safen ven greftinin katlanması sonucu ST elevasyon gelişen bir olguyu sunmaktayız. Bu olgu sunumu ile koroner arter baypas greft ameliyatı geçirenlerde yakın takip ve monitorizasyonun önemini vurgulamayı amaçladık. |