DERLEME | |
1. | Gebelikte Kardiyak Arrest Yönetimi Management of Cardiac Arrest in Pregnancy Berrin Günaydın, Lawrence C Tsendoi: 10.5222/GKDAD.2016.131 Sayfalar 131 - 137 (1383 kere görüntülendi) Gebelerde tahmin edilen sıklığı 20 000’de 1 olan kardiyopulmoner arrest, nadir gibi görünse de her an olabilir. Bu nedenle klinisyenler hızla cevap vermeye hazırlıklı olmalıdır. Maternal resüsitasyon, gebeliğin anatomik ve fizyolojik değişikliklerine bağlı çok küçük ayarlamalarla gerçekleştirilir. Anesteziyologlar, obstetrisyenler ve neanatologlar hem anne hem de yenidoğan için uygun tedaviyi sağlamak için takım olarak çalışmalıdırlar. Bu derleme makale, gebelikte kardiyak arrest yönetimini ve perimortem sezaryen kullanımı sunmaktadır. |
DENEYSEL ÇALIŞMA | |
2. | Karotis Endarterektomisi Operasyonlarında Farklı Sedasyon Protokollerinin Karşılaştırılması Comparision of Different Sedative Protocols for Patients Undergoing Carotid Surgery Meltem Savran Karadeniz, Ömür Aksoy, Nükhet Sivrikoz, Fatma Demircan, Ömer Sayın, Zerrin Sungur, Nüzhet Mert Şentürkdoi: 10.5222/GKDAD.2016.138 Sayfalar 138 - 144 (1289 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Rejyonel anestezi, karotis endarterektomisinde (KEA) gerçek zamanlı nörolojik monitorizasyonu sağladığı için ilk seçenektir. Kliniğimizde servikal pleksus bloku (SPB) ile KEA geçiren hastalarda farklı ajanlarla yaptığımız sedasyonun hemodinami ve komplikasyonlar üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. YÖNTEM ve GEREÇLER: Etik Kurul onayı alındıktan sonra Ocak 2011-Aralık 2014 tarihleri arasında Kalp Damar Cerrahisi ameliyathanesinde SPB altında KEA geçiren tüm hastalar bu retrospektif çalışmaya dâhil edildi. Hastaların tümüne 0,01-0,03 mg/kg/sa midazolam ile premedikasyonu takiben SPB uygulandı. Sedasyon operasyon boyunca, Ramsay skalası II-III olacak şekilde ayarlandı. Bir gruba deksmedetomidin (GI) 0,4-0,7 μg/kg/sa diğer gruba (GII) ilk midazolam dozunu takiben 1-2 μg/kg fentanil yapıldı ve gereğinde 1mg bolus midazolam uygulandı. Üçüncü grupta (GIII) ise remifentanil 1,5- 3 μg/kg/sa infüzyonu vardı. Hastaların anestezi kayıtlarından faydalanarak hemodinamik parametreler kaydedildi. Ayrıca komplikasyonlar (hemodinamik, solunumsal, nörolojik), karotis kempaj süreleri ve şant gereksinimleri not edildi. BULGULAR: Çalışmaya alınan 80 hastanın 33ü (%41) GI’de, 35i (%44) GII’de, 12si (%15) GIII’te yer aldı. Hastaların demografik ve operatif özellikleri açısından gruplar arasında fark gözlenmedi. Sistolik kan basıncında tüm zamanlarda hem gruplar arasında, hem de zamana bağlı grup içi değişiminde istatiksel anlamlılık bulunmadı (p>0,05). Kalp hızı gruplar arasında tüm zamanlarda ve grup içi zamana bağlı değişimde anlamlı fark göstermedi (p>0,05). Hemodinamik komplikasyonlar ve müdahaleler açısından da gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Hipotansiyon GI’de 4, GII’de 2, GIII’te 1 olguda görüldü. Bradikardi GI’de 4, GII’de 2 hastada olurken hipertansiyon GII’de tek hastada saptandı. TARTIŞMA ve SONUÇ: Rejyonel anestezi ile KEA’lerinde deksmedetomidin, midazolam + fentanil veya remifentanil benzer şekilde minimal hemodinamik yan etki ile hasta kooperasyonunu bozmadan güvenli sedasyona olanak sağlamaktadır. |
3. | Kliniğimizde Transkateter Aort Replasmanı Yapılan Hastalarda Anestezi Deneyimimiz Anesthesiology Experience İn Our Clinic With Patients Underwent Transcatheter Aort Valve Replacement Mustafa Emre Gürcü, Füsun Güzelmeriç, Atakan Erkılınç, Ömer Faruk Şavluk, Mehmet Emin Bingölbali, Deniz Çevirme, Ahmet Güler, Akın İzgi, Cevat Kırmadoi: 10.5222/GKDAD.2016.145 Sayfalar 145 - 151 (1684 kere görüntülendi) GİRİŞ: Aort kapak darlığı geriatrik hastalarda major bir kardiyak kapak hastalığıdır. Şiddetli aort kapak darlığı için konvansiyonel tedavi seçeneği, cerrahi girişim ile aortik kapak replasmanıdır. Ancak çoğu geriatrik hasta cerrahi ve anestezi açısından yüksek risk nedeniyle opere edilemez olarak kabul edilir. Transkateter aortik kapak replasmanı (TAVR) yüksek riskli aort kapak darlığı olan hastalarda son yıllarda hızla gelişen bir alternatif tedavi seçeneğidir. Bu çalışmada genel anestezi altında TAVR prosedürü uygulanan hastalardaki anestezi deneyimimizi paylaşmayı amaçladık. METOD: Çalışmaya Ocak 2014 - Haziran 2016 tarihleri arasında semptomatik ciddi aort darlığı olup genel anestezi altında TAVR uygulanan 67 hasta (29 erkek, 38 kadın, ortalama yaş 78 ± 6) retrospektif olarak değerlendirildi. BULGULAR: Genel anestezi uygulanan 67 hastada toplam işlem süresi 159,1 ± 38,97 dakika, anestezi süresi ise 193 ± 41 dakika idi. Toplam 28 hastaya kan transfüzyonu yapıldı (% 41). Dört hastada intraoperatif dönemde vazopressör infüzyonu başlandı (% 5.9). Bu hastaların yoğun bakımda kalış süresi 2 (1-7) gün, hastanede kalış süresi 7 (4-60) gündü. SONUÇ: TAVR uygulaması, hem uygulanan prosedürün karmaşıklığı, hem de uygulanan hasta popülasyonunun yüksek risk taşıyan hastalar olması nedeniyle anestezistler için oldukça zorlu bir girişimdir. Anestezist, hastanın vital fonksiyonlarının korunması amacıyla hemodinamik stabiliteyi sağlamak durumundadır. Preoperatif iyi bir değerlendirme olası komplikasyonlara daha hızlı ve güvenli bir yaklaşım için önemlidir. TAVR prosedürü ile ilgili deneyimlerin artması, işlemin başarısının da artmasıyla sonuçlanacaktır. |
4. | Açık Kalp Cerrahisi Sonrası Deliryum Sıklığı Ve Deksmedetomidin’in Etkinliği The Prevalance Of Delirium After Open Heart Surgery And The Efficacy Of Dexmedetomidine Soner Aslankurt, Nihan Yapıcı, Türkan Kudsioğlu, Nazan Atalan, Yusuf Çetin, İbrahim Uğur, Zuhal Aykaçdoi: 10.5222/GKDAD.2016.152 Sayfalar 152 - 160 (4519 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Deliryum açık kalp cerrahisi sonrası en çok rastlanan nörolojik komplikasyonlardan biridir. Çalışmalarda deliryumu belirleme aracı ve tanı kriterlerinin değişik olması gibi nedenlerle farklı prevalans sonuçları bildirilmiştir. Çalışmamızda açık kalp cerrahisi geçiren hastalarda deliryum sıklığını, hangi predispozan faktörlerle ilişkili olduğunu ve tedavide deksmedetomidin etkinliğini araştırmak istedik YÖNTEM ve GEREÇLER: Eğitim Planlama Kurulu izniyle 2013 yılı ilk 7 ayda açık kalp cerrahisi yapılan 1195 hastadan deliryum tanısı konulan 30 hasta prospektif olarak çalışma grubu, 1165 hasta kontrol grubu olarak seçildi. Deliryum tanısı için Konfüzyonun Değerlendirme Ölçeği (YBÜ-KDÖ) türkçe olarak uygulandı ve tedavi amacıyla dexmedetomidin başlandı. Hastaların özellikleri, operasyon süresi, kullanılan kan ve sıvı miktarı, inotrop destek varlığı, ekstübasyon,yoğun bakım ve hastanede kalış süresi kaydedildi. İstatistik: Normal dağılımın incelenmesinde Kolmogorov - Smirnov; Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında Pearson Ki-Kare testi ve Fisher Exact test kullanıldı. Niceliksel verilerde Mann Whitney U test kullanıldı. BULGULAR: Deksmedetomidin sonrası hastaların %80 inde semptomlarda gerileme gözlendi. Deliryum için yaş, yüksek doz inotrop kullanımı,uzun operasyon ve kross klemp süresi, kullanılan kan ve sıvı miktarı predispozan faktörlerdi. Grup D’nin yoğun bakım ve hastanede kalış süresi daha uzundu.(7,5± 8 > 2,9±1 yb günü, 14,7± 9 >9,6 ±3 hastane günü) TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamızda açık kalp cerrahisi sonrası deliryum sıklığı %2.5, hipertansiyon, operasyon ve kros klemp süresinin uzun olması, fazla kan kullanımı anlamlı risk faktörü olarak bulundu(p<0.05). YBÜ-KDÖ’nün günlük izlem formlarına eklenmesi, deliryumun erken tanısı ve uygun tedavisinin yapılabilmesini sağlayabilir kanısındayız. Deliryum tedavisinde deksmedetomidinin uygun ve yararlı bir seçenek olarak görünmektedir. |
5. | Nonkardiyak cerrahide antihipertansif ilaçların intraoperatif hemodinami üzerine etkileri The effects of antihypertensive drugs on intraoperative hemodynamics in noncardiac surgery Hörmet Aytekin, Ahmet Aytekin, Osman Ekinci, Asu Özgültekindoi: 10.5222/GKDAD.2016.161 Sayfalar 161 - 167 (2440 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Antihipertansif ilaçların anestezi süresince hemodinami üzerine etkileri devam etmektedir. Çalışmamızda sık kullanılan antihipertansif ilaçların ve bu ilaçların kesilme zamanlarının intraoperatif dönemde hemodinami üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. YÖNTEM ve GEREÇLER: Hastane bilimsel onayı ve hastaların onamları alınarak anestezi polikliğine başvuran antihipertansif kullanan hastalar çalışmaya alındı. Elektif açık batın operasyonu geçirecek 18-75 yaş arası ASA I-III 156 hastanın kullandığı antihipertansif ilaçlar, kesilme zamanı ve intraoperatif dönem hemodinami verileri kaydedildi. Sık kullanılan Anjiotensin konverting enzim inhibitörleri(ACEİ), kalsiyum kanal blokerleri (CCB) ve Anjiotensin reseptör blokerinin (ARB) oluşturduğu; ACEİ veya ARB (grup 1), CCB (grup 2) ve ACEİ+CCB veya ARB+CCB (grup 3) olarak üç grupta toplandı. İllaç kesilme zamanına göre gruplar, 24 saat önce ve operasyon sabahı olmak üzere iki alt gruba ayrıldı. BULGULAR: Çalışmaya alınan 156 hastanın 124’ü değerlendirmeye alındı. 32 hasta ise daha az sıklıkla ilaç kullanımı veya kesme zamanının uygun olmaması nedeniyle çalışma dışı bırakıldı. Demografik veriler açısında gruplar arasında anlamlı fark yoktu (p>0,05). Servis, indüksiyondan önce, intraoperatif ve ekstübasyondan sonra ortalama arter basıncı değerlerinde ACEİ veya ARB grubu ile CCB grubu arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0,05), bu iki grup ile ACEİ+CCB veya ARB+CCB grubu arasında anlamlı ARB+CCB grubunda daha düşük olmak üzere ortalama arter basıncı değerlerinde fark bulundu.(p<0,01). Kalp atım hızı, CCB grubunda diğer iki gruba göre ekstübasyon sonrasında anlamlı olarak yüksekti (p<0,05). Her üç grupta da operasyon sabahı ilaç kesilen gruplarda ortalama arter basıncı, 24 saat önce kesilen gruba göre normal sınırlarda kaldığı görüldü.(p<0,05) TARTIŞMA ve SONUÇ: ACEİ+CCB veya ARB+CCB gruplarında ilaçların birlikte verilmesi ve operasyon sabahı ilaç kesilmesinin intraoperatif hemodinaminin daha stabil kalmasını sağladığı sonucuna vardık. |
OLGU SUNUMU | |
6. | Aortokoroner by-pass cerrahisi geçiren obes ve diyabetik hastada roküronyuma bağlı uzamış nöromusküler blok Rocuronium induced prolonged residual neuromuscular blockade in a obese and diabetic patient who had after aortocoronary artery bypass surgery Elif Coşkun, Mustafa Büyükateşdoi: 10.5222/GKDAD.2016.168 Sayfalar 168 - 170 (1231 kere görüntülendi) Obez olgularda kolin esteraz enzim inhibitörlerine yanıt alınamayan rezidüel nöromusküler bloğa daha sık rastlanmaktadır. Obez, diyabetik ve ileri yaş bayan hastaya yapılan aortokoroner bypass cerrahisi sonrasında ayılma ve derlenmesinde uzama olması üzerine teşhis ve tedavi edilen uzamış nöromusküler blok olgusunu sunduk. |
7. | Kalp Cerrahisinde Anestezi İndüksiyonunda İyatrojenik İntra-arteyel Propofol ve Midazolam Enjeksiyonu Iatrogenic intraarterial propofol and midazolam injection at Anesthetic induction for heart surgery Işıl Türel, Mustafa Aydın, Melih Yılmaz, Havva Süheyla Akın, Nevzat Cem Sayılgan, Lale Yüceyardoi: 10.5222/GKDAD.2016.171 Sayfalar 171 - 174 (1768 kere görüntülendi) İnvaziv arter basıncı monitörizasyonu kardiyovasküler cerrahi sırasında perioperatif dönemde çok sık uygulanmaktadır. Kardiyopulmoner bay-pas hazırlığında ise her hastaya yapılmaktadır. Bu olgu sunumunda kalp cerrahisi geçirecek olan ve anestezi indüksiyonu sırasında yanlışlıkla intra-arteryel propofol ve midazolam verilen hastadaki yaklaşımımızı ilgili yayınlar eşliğinde sunmayı amaçladık. |